31 Mayıs 2011 Salı

Kara Metro


Kara metro bazen gecikir ama genelde hep gelir bu gurbet elde. Okulda ögetirler; bir yazi önemli bir kavram içeriyorsa önce onun açiklamasini yapin diye. Metro bir yeralti tasitidir. Biraz tren'e benzer ama ondan daha ufaktir. Hatta oha lan tren nerde metro nerde.. Nasil bir benzetmedir bu ya.


Herneyse gelelim asil konuya: metro yolculari. Nerden çikti simdi bu konu derseniz: ben günde en az iki defa metroyla tek basima yolculuk yaparim. Insan yalniz olunca etrafindakini gözetlemeye, hakkinda analiz yapmaya baslar. 
Arkadaslar! 5 çesit metro yolcusu vardir:
1. Sosyal yolcu: Bu tür yolcu rahat bir sekilde metro'ya binip, etrafina bakarak kendine bir yer seçer. Diger insanlara gülümser ve buldugu yere oturur. Bir baskasinin yaninda oturmaktan çekinmez, yaninda bos yer var ise de bir baskasinin oturabilecegi sekilde oturur.
2. Yorgun yolcu: Yorgun yolcular hizla içeri girmeye çalisir ve kimse o yeri kapmadan çabucak oturur. Elinde genelde birsürü poset veya büyük bir çanta vardir. Kimseyle ilgilenmez, saatine bakar.
3. Korkak yolcu: Bu yolcu pasiftir. Kimsenin yüzüne bakmadan herkesin bir yer bulmasini bekler. Ardindan iki kisilik bos biryer görürse yanina kimsenin oturamayacagi sekilde oturur. Mesela yanindaki bos yere çantasini koyar veya o tarafi kimsenin geçemeyecegi sekilde kapatir. Yere veya disari bakar.
4. Çekingen yolcu: Bu türüde çok yakindan tanirsiniz. Içeri girer girmez kapiya en yakin yerde ve genellikle ayakta dururlar. Ellerinde muhtemelen telefon vardir ve hep baslari egiktir.
5. Mixed yolcu: Birde benim gibileri vardir. Yukardakilerin hepsini ara sira içerir, ortaya karisiktir. Morali bozuksa cam kenari seçip camdan disari bakar, mutluysa herkese gülümser yanina birisinin oturmasina izin verir, durakta tuhaf insanlar gördüyse yanina çantasini koyar ve alisveristen geliyorsa kostura kostura biryere oturur. 

Ha birde durakta hos bir çocuk gördüyse, onu görebilecegi biryerde pembis pembis oturur.. :)

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Kalori paranoyası

‘Cogu bayanin ortak bir noktasi varsa, o da kilo derdidir’ diye klise bir cümleyle baslamak istemiyorum. ‘Hepimiz bin türlü diyet denemisizdir’ gibilerine de gerek yok sanirim. 

Bu diyet olayi psikolojimi o kadar ele almis ki, heryerde kalori miktarlari görmeye basladim. Su altta gördügünüz mavi yuvarlagin içinde kalori miktari yaziyor. Hollanda’da çogu besinlerin üzerinde bu simge bulunur. E yiyecek disinda baska birseyin üzerinde yoktur ozaman bu isaret, degil mi? Gayet mantikli olsa da, benim psikolojim o kadar bozulmus ki, heryerde görebiliyorum bu mavi yuvarlagi.. veya gördügümü zannediyorum. Örnegin tuvalet spreyi ve tv kanali logolari. Bu durumda tuvalet spreyi koklayarak ve tv izleyerek kilo alabiliriz. Su içerek kilo alanlar varsa, bunlarla da kilo alabilir bence insan. (Burda bir reklami elestirme amaçli espri yaptim, haberiniz olsun. Gülebilirsiniz.)

Kalori saymanin psikolojimize zararli oldugu kanatine vardim ve degerli arkadasim Sevgi ile karbonhidrat saymaya basladim. Simdilik psikolojime bir etkisi olmadi..
Burdan modacilara, medyaya ve özellikle sütün-bacakli-manken-tipli-bayanlar’a hasta olan erkeklere sesleniyorum: Artik böyle biraz tombis, seker ve belki boyu biraz kisa bayanlar sevilip, begenilip, istenilse?!

Psikolojimiz bozulmazsa daha pembe oluruz :)      
                                          
Ağladığımız zaman ihtirasla gözyaşlarımızı silerken bile aslında yaşamaya devam etmek için çabalıyoruz.

Önüm arkam sağım solum politika

Bu günlerde kafami nereye çevirsem politik izler buluyorum. Herseyin dogal ve eglenceli olmasina engeldir bu. Ben bazi seylerden artik hic keyif alamiyorum. 


Örnegin Erovizyon yarismalari.. Son yillarda bir çok insan kazanan sarkidan, sarkicidan ve ülkesinden sikayetci. Puanlarin sarkidan dolayi degil de, baska sebeplerden dolayi verildigi konusu hakkinda cogumuz hemfikiriz. Bu yarismanin asil amaci en güzel sarkiyi seçmek degil midir? Teori’de öyledir ama pratik baska. Komsu komsuya puan verir, su suna, bu buna derken hani isin zevki?

Yani diyorum ki: Ey devlet, çek elini eglencemizden !

Gelelim internet çilginligina. Twitterda’ki trending topics kismi güzel Türkiyemde genellikle Erdogan, Kiliçdaroglu ve Bahçeli hakkindadir. Her kötü giden olayda veya hoslarina gitmeyen bir durumda Erdogan suçlanir, her Erdogan suçlandiginda olaya bi Kiliçdaroglu bakisi yapilir ve ardindan ‘püskevit’ diye Bahçeli ile dalga geçilir. Bunun üzerine yapilan tartismalar, edilen küfürler ise bu isin cabasi.

Yani diyorum ki: Ey millet, çekin elinizi devletten !

Böyle daha Pembe oluruz.

Adı sıkıntı sebebimin..

Degerli okurlarim! Degerli okurlarim mi? Yok degerli basin mensuplari.. Nasil baslayacagimi sasirdim. E ama ilk yazim arkadaslar biraz anlayis gösterelim.


Uzun zamandir aklimda bu tarz biryerde yazmak, karalamak vardi. Geçenlerde Nil Karaibrahimgil’in Nilin Kelebekleri adli kitabini okumaya basladim, bir hayli hosuma gitti. Bende yazayim böyle börtü böcek hakkinda diye düsündüm. Döndüm baktim söyle hayatima: is yok, güç yok, sans yok, cepte para yok, ev araba yok, yok Allah yok.. Okul disinda yaptigim birsey yok, bari faydali birseyler yapayim dedim.

Ufak bir sorunum var aslinda. Hollanda’da yasadigim için, klavyemde türkish harfs gibi özel tuslar yok. Oysa ne çok severim ben ğ, ş ve ı harflerini. Gurbetin zarari nr.1

Umarim devaminda bu ilk yazicigim kadar saçmalamam.. :)